İnsan & Aşk
İnsan. Ve aşk.
Çekilen her büyük acıdan sonra hayatımızda bir şeyler değişir. İnsan çok güçlü bir yaratık. Bir kere elin yandığında ateşten korkarsın. Biri bir kere canını yakarsa, ondan korkarsın. Bir kere cesaretin kırıldığında, cesaret etmekten korkarsın. Ya da bunları çevrende görmen bile yeter çoğu zaman. Gözünün önünde birini rezil eden adama sen gidip selam veremezsin mesela. İşte bu savunma mekanizmasıdır.
Bir insanın canı en çok ruhundan yanar. Yani bahsettiğim şey koşulsuz sevdiklerimiz. Değer verdiklerimiz. Aşık olduklarımız. Hepsine ruhumuzdan birer parça veririz. Ve onlara bir şey olduğunda ya da onlar bize bir şey yaptıklarında asıl zarar gören ruhumuzdur. Tabii bu benim görüşüm.
Mesela. Birine aşık olduğunda ruhunla olursun bana göre. Hoşlanmak, sevmek, beğenmek, bağlanmak beynin işidir. Ama aşk…
Aşık olmanın öncesi ve sonrası arasında saniyeler ve koca bir dünya vardır. Hayır mecaz falan değil. Ciddi anlamda bi dünya.
Aşık olduğunuzda tüm sorunlar küçülür gözünüzde.
Tüm renkler daha canlı olur.
Dünyanın merkezi maşuktur.
En büyük korkularınız onun üstünedir.
Hayalleriniz değişir en basitinden.
Şarkılar değişir.
Zaman değişir.
Siz, farkında olmadan değişirsiniz.
Ruhunuz değişir. Ve sonra ondan aldığınız her yarayı ruhunuza alırsınız. En ufak sözü sizin tüm gününüzü mahvedebilir. Güveninizi kıracak tek bir hareketi komple hayatınızı değiştirebilir. Sonra canınız yanar. Sonra canınız biraz daha yanar. Sonra canınız çok yanar.Sonra canınız hep yanar..
Bir insanın canı en çok ruhundan yanar. Hani kaburganın altında bir yer acır ya. Betimleme değil. Somut olarak acı çekersiniz ya. İşte o acıyan şey ruhtur. Hani dedik ya savunma mekanizması diye. Size zarar veren şeyden korkarsınız dedik ya. Ruhunuz acıdığında, dünyanızdan korkarsınız. Ruhunuz acıdığında, kendinizden korkarsınız.
Ruhunuz acıdığında, ALLAH 'tan korkarsınız.
Çekilen her büyük acıdan sonra hayatımızda bir şeyler değişir. İnsan çok güçlü bir yaratık. Bir kere elin yandığında ateşten korkarsın. Biri bir kere canını yakarsa, ondan korkarsın. Bir kere cesaretin kırıldığında, cesaret etmekten korkarsın. Ya da bunları çevrende görmen bile yeter çoğu zaman. Gözünün önünde birini rezil eden adama sen gidip selam veremezsin mesela. İşte bu savunma mekanizmasıdır.
Bir insanın canı en çok ruhundan yanar. Yani bahsettiğim şey koşulsuz sevdiklerimiz. Değer verdiklerimiz. Aşık olduklarımız. Hepsine ruhumuzdan birer parça veririz. Ve onlara bir şey olduğunda ya da onlar bize bir şey yaptıklarında asıl zarar gören ruhumuzdur. Tabii bu benim görüşüm.
Mesela. Birine aşık olduğunda ruhunla olursun bana göre. Hoşlanmak, sevmek, beğenmek, bağlanmak beynin işidir. Ama aşk…
Aşık olmanın öncesi ve sonrası arasında saniyeler ve koca bir dünya vardır. Hayır mecaz falan değil. Ciddi anlamda bi dünya.
Aşık olduğunuzda tüm sorunlar küçülür gözünüzde.
Tüm renkler daha canlı olur.
Dünyanın merkezi maşuktur.
En büyük korkularınız onun üstünedir.
Hayalleriniz değişir en basitinden.
Şarkılar değişir.
Zaman değişir.
Siz, farkında olmadan değişirsiniz.
Ruhunuz değişir. Ve sonra ondan aldığınız her yarayı ruhunuza alırsınız. En ufak sözü sizin tüm gününüzü mahvedebilir. Güveninizi kıracak tek bir hareketi komple hayatınızı değiştirebilir. Sonra canınız yanar. Sonra canınız biraz daha yanar. Sonra canınız çok yanar.Sonra canınız hep yanar..
Bir insanın canı en çok ruhundan yanar. Hani kaburganın altında bir yer acır ya. Betimleme değil. Somut olarak acı çekersiniz ya. İşte o acıyan şey ruhtur. Hani dedik ya savunma mekanizması diye. Size zarar veren şeyden korkarsınız dedik ya. Ruhunuz acıdığında, dünyanızdan korkarsınız. Ruhunuz acıdığında, kendinizden korkarsınız.
Ruhunuz acıdığında, ALLAH 'tan korkarsınız.
Yorumlar
Yorum Gönder